7 Kasım 2015 Cumartesi

Gezi Stajı

Gezi stajımı Muğla'nın Bodrum ilçesini gezerek tamamladım.

  • Bodrum ( 1.Gün - 31 Ağustos 2015)

Gezi stajımın ilk günü Muğla'nın Bodrum ilçesini gezdim. Bodrum'un antik dildeki diğer adı Halikarnas'tır. Şehrin Aziz Petrus Kalesi ile Aziz Petrus'a adanması sonucu Petrus kelimesi zaman içinde değişiklik gösterip Bodrum olarak okunmaya başlanmıştır. Özellikle Bodrum'un tarihi ve mimari dokusunu tanımak adına daha çok bu dokuyu koruyan Bodrum sokaklarında gezindim.

şekil:1 Bodrum!a genel bakış
şekil:3
şekil:2

 
























 Yarımada içinde bulunun Bodrum'un genel dokusuna baktığımda ilk gözüme çarpan evlerin beyaz boyalı oluşuydu. Bunun sebebi ise muhtemelen bölgenin çok sıcak oluşundan dolayı. Zaten evlerin yapısını ve mimarisini etkileyen iklim, kullanıcı sayısı ve kullanıcıların ekonomik durumu en önemli sebepler arasındadır. Evleri daha yakından incelemek için denize dik ve yatay olarak gelişmiş sokaklar arasında gezinmeye başladım. Sokaklar genellikle dar olup hemen hemen hepsi taş kaplamaya sahipti. Aynı zamanda oldukça gölgelikli alanlardı. Denize dik olan bu sokaklar, denizden gelen esintinin de sokaklar arasına alınmasını kolaylaştırmaktadır. Yapılar genellikle bu sokak kenarlarına bitişik olarak inşa edilmişti.


şekil:4 Bodrum sokakları


şekil:5
 Bu evlerin genellikle çoğunun bir iç bahçesi vardı ve muhtemelen yazın vaktin büyük bir çoğunluğu bu alanlarda geçmektedir. Bu iç bahçe ile sokak ayrımını taş duvarlar sağlamaktaydı. Ayrıca bahçelere gölgelik sağlaması amacıyla üzüm, asma gibi bitkiler kullanılmıştı. Bunlar aynı zamanda sokaklarda da gölgelik alanlar oluşturmuştu. Evlere daha yakından baktığımda bu yapıların çoğunlukla iki katlı ve düz çatılı olduklarını gördüm. Yapı malzemesi olarak taş kullanılmış olup yığma yapıya sahiptiler. Evlerin eski tipolojilerine baktığımda (örneğin, şekil:6) dikdörtgen plana sahip olup, taştan inşa edilmiş ve genellikle tek odadan oluşmaktaydı. Bu tek gözlü evlerin kısa kenarında bir de sosyal yaşamın döndüğü ocak bulunmaktaydı. Ancak hane içindeki nüfusun artması ile beraber bu tek gözlü yaşama birimlerine eklentiler yapılmıştır.


şekil:6 Bodrum ev tipolojisi






şekil:7 Pencere çevresi 



Geleneksel bu evlerin kapı ve pencere detaylarını incelediğimde ise, çok da büyük olmayan açıklıklara sahip olduğunu gördüm. Çünkü yığma yapı büyük açıklıklar geçmemize izin vermeyen bir yapı türüdür. Bununla birlikte bu kapı ve pencereler ahşaptan oluşmaktaydı ve çevrelerinin ise şekil:7'deki gibi mavi renge boyandığını gördüm. Halktan öğrendiğim kadarıyla bunun sebebi, evlere akrep gibi bazı böcek türlerinin girmesini engellemekmiş. Bununla birlikte yine tehlikeli hayvan türlerinden olan yılanların eve girişini engellemek için ise yılan otu denilen bitkiler bulunurmuş bahçelerde.


Ayrıca çoğu yapıların pencere önlerinde fesleğenler bulunmaktaydı. Bunlarda sineklerden korunmak adına iyi bir çözümmüş. Bazı yapılarda da kepenkler olduğunu gördüm. Bunlar da muhtemelen güneşten ya da böcek, sinek gibi hayvanlardan korunmak adına yapılmış olabilir.


şekil:8


şekil:10
şekil:9



şekil:11 gümbet

Beyaz boyalı evlerin çatıları genellikle düz iken, taş dokusunu koruyan yapılarda ise kırma çatı bulunmaktaydı. Sokakta gezinirken dikkatimi çeken diğer bir yapı ise gümbetler oldu. Eskiden burada yaşayan halkın su ihtiyacı çeşme ve kuyulardan sağlanırmış. Özellikle hayvanların su ihtiyacını karşılamak ve kullanma suyu sağlamak amacıyla da şekil:11'de görüldüğü gibi gümbetler inşa edilmiştir.

şekil:12 taş ev


  • Antik Tiyatro ( 2.Gün - 1 Eylül 2015 )
Antik çağlarda tiyatro oluşumları M.Ö 2000'lere dayanmaktayken günümüz alışılagelmiş formlarına ulaşılması ise M.Ö 5 yüzyılın sonlarına doğru olmuştur. Bodrum Antik Tiyatro da planı itibariyle Klasik Çağ Tiyatro yapısına benzemektedir. Klasik çağlarda aktörler ve koro, gösteri boyunca orkestra diye tanımlanan dairevi boşlukta yer alırken zamanla sahne önünde gösteriler sunulmaya başlanmış ve sahne yapısı önem kazanmıştı.

şekil:13 Bodrum Antik Tiyatro

şekil:14 Merdivenler
Bodrum Antik Tiyatrosu da Göktepe'nin güney yamacı üzerinde  Bodrum-Turgutreis yolu kenarındadır. Denize yaklaşık 50 m yükseklikte konumlanmış olan bu tiyatronun oturma kısımları; denize, koya, kaleye kısaca Bodrum manzarasına yönelir bir biçimde oluşturulmuştur. Böylece denizden gelen esintiden de yararlanılmıştır. At nalı biçimine sahip olan bu tiyatronun inşasında öncelikle tüften oluşan anakaya setler halinde oyulup üzerine mermerden yapılan oturma birimleri dizilmiştir. Antik Tiyatro üç ana kısımdan oluşmuştur. Bunlar, cavea (oturma kademeleri), sahne ve orkestradır. Tiyatroya baktığımda ortadan yatay bir yolla ayrılmış iki caveadan oluşmaktaydı .Alt caveada 29 üst caveada ise 16 oturma sırası bulunmaktaydı. Alt kısım günümüze kadar gelmiştir ancak üst kısım biraz harap haldeydi. Alt cavea dikey uzanan merdivenlerle ( şekil:14 dikine uzanan merdivenlerden biri ) 11, üst cavea ise 20 dilime bölünmüştü. Orkestra kısmı ise tiyatronun ortasında yer almaktaydı ve tiyatronun oturma birimlerine uygun olarak şekil:16'da görüldüğü gibi yarım daireden biraz daha büyük bir biçimde tasarlanmıştı.  Oturma birimlerinin hemen önünde ise bir de sunak bulunuyordu. Bu sunak da Anadolu'da ortaya çıkan Dionysos tanrısı içinmiş. Roma çağının son zamanlarına doğru bu tip tiyatrolarda işsizlik, vergi artması gibi sebeplerden dolayı halkın ilgisini dağıtmak amacıyla gladyatör ve vahşi hayvan dövüşleri yapılırmış.

şekil:15 cavea

şekil:16 orkestra

şekil:17 oyuklar
şekil:18 oyuk



Yandaki iki şekilde oturma basamaklarının üzerinde oluşturulan oyuklar ise insanlara gölgelik mekanlar yaratmak için bu tarzda oyuklar açılıp içerisine uzun sopalar konulurmuş.






şekil:19 

şekil:20
şekil:21
Gösterilerin olduğu bu orkestranın zemini üzerindeki delikler ise vahşi hayvanların zincirlendiği kısımlardır. Oturma birimlerinin alt kısımlaının şekil:19'daki gibi geriye doğru çekilmesinin sebebi ise oturan kişilerin ayaklarını geriye doğru çekip öndekini rahatsız etmemesidir.
Yukarıdaki iki şekildeki bu dar alan ise muhtemelen dövüşlerdeki gladyatör veya vahşi hayvanların kapatıldığı mekanlardı.

şekil:22 Sahne
Sahne yapısı ise tiyatronun güney kısmında yer alıyor. At nalı biçimindeki otuma bölümünün önünü kapatacak bir biçimde dikdörtgen ve iki katlı bir yapıya sahipti. Sahne ile oturma kısmı arasındaki yan girişler ise izleyicilerin giriş çıkışının sağlandığı kapılarmış. Sahne önündeki bulunan kapılar ise oyuncuların, protokoldeki kişilerin giriş-çıkışı için kullanılırmış. Özgün haliyle 10.000 kişi kapasiteye sahip olan tiyatro şuan ki haliyle 4.000 kişiliktir. Günümüzde bu tiyatro, konserler ve kültürel etkinlikler için de kullanılmaktaymış.


  • Bodrum Ertegün Evi
Bodrum Ertegün Evini 1973 yılında Turgut Cansever restore etmiştir. Antik bir Halikarnas evi olan bu yapı bir kapı ile birleştirilmiş iki evdir aslında. Sahilin tam karşısına konumlanmış olup manzarayla bütünleşmiştir. Yapının içeri girilmesine izin verilmediği için dışardan inceleyebildim sadece. Ertegün Evi yine Bodrum dokusuna uygun olarak beyaz boya ile sıvanmıştı. Eski yapı taştan inşa edildiği için çok da geniş açıklıklara sahip değildi. Kapı ve pencerelerde ahşap kullanılmıştı. Restore edilen kısımlarda beton ve ahşap kullanıldığını gördüm. 

şekil:23

Suyu tali etmek için ise cephede çörtenler olduğunu gördüm. Bacalar ise bize mekanda şömineler olduğunu işaret etmektedir. Cephenin bazı kısımlarında ise daha büyük açıklıklar oluşturulup ufak bir balkon çıkması yapılmış. Bazı pencerelerde ise kepenkler kullanılmış. Eskiyle yenin entegrasyonu için çok güzel bir örnek olduğunu düşünüyorum. Bodrum dokusunun taklidi değil tamamiyle bu dokuyla bütünleşen bir yapı olmuş. İki katlı olan bu yapının üst katında manzaraya dönük teraslar yapılmıştı. Yapının hemen önünde yapıyla yolun ayrımını sağlan uzunlamasına bir bant şeklinde yeşil alan oluşturulmuştur. Büyük saksılarda yetiştirilen bitkiler ise cepheyi direkt güneş ışığından korumakla birlikte bazı bitkilerin cepheyi sarması (şekil:29 ) ile de çok hoş bir görünüm de sağlamış. Bu yapı ile Turgut Cansever, 1980 yılında Ağa Han Mimarlık ödülüne layık görülmüştür.

şekil:24

şekil:25

şekil:27
şekil:26




















şekil:28
şekil:29


  • Mausoleion Müzesi (3. Gün - 2 Eylül 2015 )


şekil:30 Mausoleion Anıtı
şekil:31
Dünya'nın yedi harikasından biri olarak kabul edilen Mausoleion anıtı M.Ö. 353 yılında ölen Karya Kralı Mausolos için Halikarnas'da (Bodrum) eşi Kraliçe Artemisia tarafından dönemin ünlü mimar ve heykeltraşlarına yaptırılmıştır. Mausolos, Bodrum yarımadası üzerindeki değişik şehirlerdeki halkı bir araya getirip şehrin genişlemesine katkı sağlamıştır. Bu anıt Halikarnas'ın yaratıcısının kim olduğunu göstermek ve onu yaşatmak amacıyla yapılmıştır. Bugün anıt mezarlar için kullanılan mozele kelimesi buradan gelmekteymiş. Vitruvius'un 4 önemli heykeltraşı bu yapıda çalışmıştır. Mimar Pytheus ise dört atlı arabayı yapmıştır. Yapı 1500 yıl ayakta durduktan sonra 1304 yılındaki depremde zarar görmüştür. Bununla birlikte Bodrum'daki St. Peter Kalesi'nin onarımı için gerekli olan taş ve kireçtaşı arayan St. John Şövalyeleri buraya gelip bunların bir kısmını buradan almışlardır.  Yaklaşık 55 metre yüksekliğe sahip olan yapı dikdörtgen bir plana sahip olup dört ana kısımdan oluşmuştur. En altta yüksek bir kaide, onun üzerinde 36 iyonik sütunla çevrili olan tapınak bunun üzerinde de piramit gibi 24 basamaklı bir çatı ve en üstte dört atla çekilen ve içinde Mausolos ve Artemisia heykellerinin bulunduğu bir at arabası bulunmaktadır. Bu heykel ve kabartmalar British Museum'a götürülmüştür. Şekil:31'de yarı açık alanda bulunan kabartma ve heykeller götürülenlerin kopyasıymış.

şekil:32 
Günümüzde var olan çukurda bu anıt mezar yükselmekteymiş. (şekil:32 ) Mausolos'un mezar odası (şekil:33) ve girişi için ise anıtın temellerinden 2 metre daha derine inilmiştir. Mezarın bu kadar derin olmasının sebebi mezar soyguncularının burayı bulmasını güçleştirmektir. Çünkü insan bu dönemlerde kıymetli eşyalarıyla ve ganimetleriyle gömülürlerdi. Duvarlarda bulunan oyuklar ise adaklar içindir.

şekil:33 Mausolos'un mezar odası
şekil:34 Kanalizasyon sistemi
şekil:35 Kanalizasyon sitemi








Bu yandaki iki resimde buradaki kanalizasyon sistemini göstermektedir. Zemin altında ve dar bir şekilde sürekliliği ve bağlantıları sağlanarak oluşturulmuştur.
Şekil:39
şekil:37 Mezar girişi
şekil:38




şekil:40 Mezar odası

şekil:41 Mezar

şekil:42 Merdiven

































Şekil:40,41
Mausoleion öncesi bir mezar ve merdiven kalıntılarıdır.

şekil:43 Mozaik










Yandaki mozaik ise Helenisik döneme aittir. Bodrum'un batısındaki bir inşaattan çıkarılıp burada sergilenmektedir.

şekil:44 Mausoleion anıtı kalıntıları

şekil:45 Mausoleion anıt alanı


  • Bodrum, Gümüşlük ( 4.Gün - 3 Eylül 2015 )
Gümüşlük, Bodrum Yarımadası'nın  batı kıyısında yer almaktadır. Burayı görmek istememdeki en büyük etmen Myndos Krallığına ev sahibi yapmış olup Bodrum'un en doğal olarak kalmış beldelerinden biri olmasıydı. 

şekil:46 Gümüşlük
şekil: 47 
Kıyı şeridi boyunca dizilmiş olan yapılar, Bodrum'un eski yerleşim dokusunu hala üzerinde bulunduran en eski yapılarıdır. Bazı yapılar beyaz sıva ile örtülüyken (sıcaktan korunmak) bazıları taş dokusunu gizlememişti. Evler ise iki kat olarak kurgulanmıştı. Genel bir sistem olarak ise girişler hep yükseltilerek yapılar inşa edilmişti. Muhtemelen denize çok yakın inşa edildikleri için su basma gibi afetleri önlemek için tedbir alındı. Diğer bir gözlemim ise evlerin denize, manzaraya bakan kısımları yarı açık mekanlar olarak tasarlanmıştı. Bu mekanlara farklı bitki türleriyle ya da bambulardan oluşturulmuş pergolalarla ( şekil:47 ) gölgelik alanlar yaratılmıştı. 

şekil:49
şekil:48 kapı detayı




















şekil:47

Yine akrep gibi tehlikeli böcek türlerinden korunmak adına, pencere kapı çevrelerine şerit halinde mavi renk boya atılmıştı. (şekil:48 ) Kapı ve pencereler dar açıklıklı olmakla birlikte (yığma yapıdan dolayı) ahşaptan oluşturulmuştu. Bazı pencerelerde yine kepenkler bulunmaktaydı. (Güneş, böcek gibi etmenlere karşı.) Yola bakan yarı açık mekanlara, renkli bitki türleriyle renk katılmıştı. Bu bitkilerden bazıları (örneğin, fesleğen) önceki yazılarımda da değindiğim gibi sineklerden korunmayı sağlamak içindir.
Şekil:48 Yarı açık mekan

şekil: 49 Eski yerleşim dokusunu koruyan yapılar


    şekil:50 Adaya yürüyüş
  • Tavşan Adası

Bu ada, Gümüşlük beldesi sınırları içinde yer almaktadır. Buradaki gezintim hayatımda yaşayabileceğim en güzel deneyimlerimden biriydi. Rivayete göre Helenistik dönemde Halikarnassos Kralı Mausolos, muhteşem gün batımını sevgilisi Artemisia ile birlikte izlemek ve oradaki tavşanları beslemek adına bu adaya ayaklarını ıslatmadan gitmek için bir geçit yaptırmış. Ada ismini orada yaşayan tavşanlardan almıştır. Şuan bu adaya gitmek için denizin içinden geçitin kalıntıları üzerinden gidilmektedir. Su diz seviyesini geçmiyor. Gerçekten eşsiz bir deneyim olduğunu söyleyebilirim. Ancak günümüzde adada devam etmekte olan Myndos Antik Kenti kazıları devam etmekteydi. Bu yüzden adanın içine girmek yasaktı. Yapılan kazılarda burada klise kalıntılarına, Hristiyan din önderlerinin mezar kalıntılarına ulaşılmıştır.




şekil:51 Tavşan Adası

şekil:52 Kazı çalışmaları


  • Gümüşlük Eklisia Kilisesi

şekil:50 Eklisia
Gümüşlük'de bir kilise olduğunu öğrendiğimde çok heyecanlandım ve hemen ziyaret etmek istedim. Gittiğimde kapısı kapalıydı, ben de dışarıdan incelemeye koyuldum. Kilise, konumu itibariyle manzarayı tam karşısına almaktaydı. Cephesi begonvil ve zeytin ağaçlarıyla sarmalanmıştı. Oldukça hoş ve şirin bir görüntüye sahipti. Taş duvarları kilisenin oldukça  eski bir tarihe tanıklık yapmış olduğunu göstermekteydi.


şekil:51

şekil:52
Kilisenin etrafında gezinirken, birkaç kişi geldi ve kiliseyi açtı. Bu kişilerden biri, Mesut Pekergin, kiliseye hayat kazandıran kişi. Ondan edindiğim bilgilere göre kilise 400 yıllık bir geçmişe sahip olan Ortodoks şapeliymiş. Çok önceki tarihlerde Rumlar tarafından köyün ileri gelenlerinden birine bırakılmış ve ahır olarak kullanılmış. Daha sonra 25-30 yıl önce Mesut Pekergin'in burayı keşfetmesi ile birlikte kilise sanata hizmet etmiş. Özellikle yaz aylarında daha yoğun olmakla bilikte; resim, heykel çalışma sergileri açılmış, klasik-caz konserleri verilmiş, farklı farklı kültürel etkinlik ve toplantılar oluşturulmuş. Şekil:52'ye baktığımda kilisenin hac plana sahip olduğunu söyleyebilirim.

şekil:53 apsis
şekil:54 
Kilisenin iç mekanına baktığımda ise yığma yapıdan dolayı çok fazla açıklıklar yaratılmamış. Zaten burasının bir kilise olduğunu düşündüğümüzde mistik havanın korunması için çok da geniş açıklıklara ihtiyaç duyulmamıştır. Şapelin üstü ise belli aralıklarla kemerler oluşturularak beşik tonoz ile kapatılmıştır. Kilisenin aksı kısa kenarda bulunmaktadır ve zemin kotundan belli bir yükseklikte tutulmuştur.

şekil:56

şekil:55









Günümüzde farklı kültürel etkinliklere hizmet eden kilisenin pencereleri aydınlatma için yeterli olmamış ki ekstra aydınlatma elemanları konulmuş.

şekil:57


  • Bodrum Kalesi ve Sualtı Arkeoloji Müzesi (5. Gün - 4 Eylül 2015 )
şekil:58



Bodrum Kalesi, Saint Jean Şövalyeleri tarafından 15. ve 16. yüzyılları arasında yapılmıştır. Kale bir ada üzerine inşa edilmişti ancak daha sonra adanın kentle birleştirilmesiyle yarım ada haline gelmiştir. İlk adı St. Peter Kalesi iken sonraları Bodrum Klesi olarak dönüştürülmüştür. Bodrum Kalesi şuan Sualtı Arkeoloji Müzesi olarak kullanılmaktaydı. Oldukça büyük bir alan üzerine kurulmuştur bu kale. (33.5 dönümlük arazi) Kaleye şekil:58'deki gibi aşınmış merdivenlerden çıkılmaktaydı.

şekil:59 Kale duvarları
























Şekil:61





Şekil:60




















şekil:62 Armalar




Çıktığımda kalenin yüksek ve düzgün taşlarla oluşturulmuş duvarıyla karşılaştım (şekil:59) ve içerisine girmek için ilerledim. Harika bir manzaraya sahip olduğun gördüm. Kalenin giriş kapılarında armalar yer almaktaydı ve yürüyüş yolu boyunca sunaklar, kadın mezar taşları sergilenmekteydi.  Demir bir kapıdan geçip yarı açık mekandaki sergileri gezmeye koyuldum.
şekil:63 Kadın mezar taşı


şekil:64 Sunak


şekil:65 Kalenin manzarası

































şekil:66 Amphoralar


İlk sergi Akdeniz ticareti için kullanılan amphoralardı. Bunlar kilden yapılmış iki kulplu ve sivri dipli testilerdir. Sivri dipli olmasının nedeni gemideki boşluklara yerleştirilerek devrilmelerini engellemektir. Ayrıca bu amphoraların ağızları deri parçaları veya ahşap tıpalarla kapatılırmış. Amphoralar antik dönemde kuru gıda, şarap, zeytinyağı taşımak ve depolamak için kullanılmaktadır. Amphora kulplarının üstünde ya de gövde kısımlarında dikdörtgen, yuvarlak, kare mühürler bulunmaktadır. Bu mühürler kent arması, krallık arması, atölye ismi ve tüccarın adını simgelemektedir.


şekil:68 Amphora mühürleri
şekil.67 










şekil:69 Kasnaklı kuyu (Helenistik dönem)



şekil:70 Kuyı
şekil:71 Tunç çapa
































şekil:72 Roma devlet adamı heykeli
şekil:73 Mozaik



şekil:74 


Kale'deki diğer bir sergi ise kapalı alanda olan cam koleksiyonu sergisiydi. Burada Serçe Limanı batığındaki cam eşyalar sergilenmektedir. Oldukça zarif ve çok aşırı kalınlığa sahip olmayan parçalardı bunlar. Bardaklar, şişeler, külçeler sergilenmekteydi bu alanda. Burada sergi alanı dikkatimi çekti. Tamamiyle mekan karanlık bırakılıp dikkat sergilenen unsurlar üzerine çekilmişti. Etkileyici bir mekandı.

şekil:75 Aslan desenli bardak 





şekil.76 Şişeler


















şekil:78 Fransız Kulesi




Bu mekandan da kale içinde ilerleyerek Fransız Kulesine gittim. Bu kule kalenin en yüksekte bulunan kulesidir. Kuleye oldukça yüksek rıhtlara sahip dar bir taş merdivenlere çıkış yapılmaktadır. Çıktığınızda ise görüp görebileceğiniz en güzel manzarayla karşılaşırsınız. 26 Mayıs 1915 günü Fransızlar limana asker çıkarmaya kalkmışlar ancak başarısız olunca kaleyi ve limanı bombardımana tutmuşlar. 



şekil:79 Kuleden manzara

Kuleden çıktıktan sonra yine dar bir geçitten (şekil:80) geçerek İngiliz Kulesine girdim. Bu kule 1399-1413 tarihleri arasında yapılmıştır. Üç katlıdır ve iki kapısı bulunmaktadır. Batı duvarında bir aslan kabartması bulunmaktadır. Kuleye giriş kapısının üstünde armalar bulunmaktadır. Haçlı armalar tarikat armalarını sembolize ederken diğer armalar kule yapımına yardım eden kraliyet ailelerinin armalarıdır.

şekil:81 Kemerli giriş
şekil:80 



















şekil:82  Batı cephesi, aslan kabartması
şekil: 83 Armalar
 Kule'de sergilenen eşyalardan bazıları aşağıdaki gibidir.

şekil:85 İngiltere Kralı tarafından yaptırılan gemi


şekil:84 Şövalye kıyafeti












şekil:86 Gerçek aslan başı


















şekil:87


Kule gezintilerimden sonra batıklara ait eşyaları görmek için başka bir sergi salonuna gittim. Burada ilk olarak Gelidonya Burnu Batığı sergisini gezdim. Bu batık M.Ö. 1200 yıllarında olmuştur ve kazısı su altında tamamlanan ilk batıktır. Buradan elde edilen taş terazi ağırlıkları, taş havanlar, çapa, silindir mühürler gibi eşyalar Geç Bronz Çağına ışık  tutmuştur. 






şekil:88





şekil:89 Şeytan Deresi Batığı

















Diğer bir batık ise Şeytan Deresi Batığı'dır. Burası Bodrum Yarımadası'nın güneyinde yer alan Mazi köyündedir. Küpler 33 m derinlikte bulunmuştur.











şekil:90 Uluburun Batığı


Dünya'nın en eski gemisi olan Uluburun Batığı M.Ö. 14 yüzyılın sonlarında meydana gelmiştir. Gemi 20 ton hammadde taşırken Uluburun'a çarparak batmıştır. Bunlar; bakır, kalay, cam külçeler, amphoralar, su aygırı ve fil dişleri, devekuşu yumurtalarıdır. Gemide krallara ait değerli eşyalar da bulunmaktadır. Kazılarda 18.000'den fazla parça bulunmuştur. Tarihe ışık tutmak adına çok zengin bir kaynaktır. 

şekil:91 
Batıkta bulunan diğer eşyalar aşağıdaki gibidir. 

şekil:92


şekil:93

















şekil:95 Tanrıça heykelciği
şekil:94




Batıkta bulunan tanrıça heykelciği ise el ve kol duruşu itibari ile acaba gemiyi koruması amacı ile mi gemide bulundurulmuştu ? 
şekil:96 Yazıtlar













Kalenin açık mekanlarında ise gezinti boyunca kül muhafazaları, tiyatro maskları, mezar stelleri bulunmaktaydı. 

şekil:97 Tiyatro maskları





şekil:98 Kül muhafazası



şekil:99 

Kale'nin içinde bir de şapel bulunmaktadır. Bu şapel kalenin en güzel yapılarından biridir. St. Jean şövalyeleri tarafından 1406 yılında inşa edilmiş 1520 yıllarında İspanyol şövalyeleri tarafından Gotik bir kiliseye dönüştürülmüştür. 1523 yılında ise Osmanlılar tarafından şapele minare eklenerek camiye çevrilmiştir. Şapeli incelediğimde tek nefli ve apsisli olduğunu gördüm. Beşik tonozla örtülü bir yapıydı. Yan duvarlarında Mausoleion'dan getirilen yeşil taşlar kullanılmıştır. Kilise küçük açıklıklara sahipti ve camları vitraylıydı.. Bazı pencereler kemer şeklindeydi. Pencere ve kapı çevresinde ise kırmızı boya ile hatlar oluşturulmuştu.

şekil.100

şekil:101

 Kaynakça: Bodrum gezintim boyunca kaynakça olarak müzelerdeki tabelaları kullandım.












Hiç yorum yok:

Yorum Gönder